Son yıllarda giderek artan ve dünyanın önde gelen şirket ve kurumlarının dahi hack’lenmesine yol açan tedarik zinciri saldırıları gibi kapsamlı saldırılar, etkili güvenlik yaklaşımlarını ve önlemlerini de beraberinde getiriyor. Bu güvenlik yaklaşımları arasında yer alan Zero Trust modeli, siber güvenlik kavramına etkin bir boyut kazandırırken kötü amaçlı kişilerin ve yazılımların da işini zorlaştırıyor. Bir ürün veya hizmetten çok daha fazlası olan Zero Trust yaklaşımına dair tüm ayrıntıları anlattığımız bu yazımızla siz de şirketinizin siber güvenliğini üst noktalara taşıyabilirsiniz.
Yakın geçmişte yaşanan ve global çapta ses getiren tedarik zinciri saldırısı olaylarından anlaşılabileceği üzere siber saldırılara karşı artık çok daha etkili önlemler almak gerekiyor. Bu gibi saldırılara karşı etkili bir şekilde önlem alabilmek amacıyla gelişen Zero Trust modeli, bir işletme sınırları içinde veya dışında bulunan hiçbir erişimciye doğrulama yapılmadan yetki verilmemesi ve cihazlara varsayılan bir şekilde güven sağlanmaması anlayışıyla hareket ediyor. Bu sayede tedarik zinciri gibi fark edilemeyen saldırıların ana kaynağı olan firmware ve güncellemelerle ilgili yüksek güvenlik tedbirlerinin alınması da mümkün hale geliyor.
Özellikle bulut tabanlı teknolojilerin ve mobil cihazların kullanılmaya başlamasıyla birlikte çok daha önemli bir hale gelen zero trust (sıfır güven) politikası, şirket sistemlerine erişebilmeyi ve bilgilerin çalınmasını büyük ölçüde önlemeyi sağlıyor. Gerçek anlamda etkili bir güvenlik süreci için doğrulama ve yetkilendirme onayı gerektiren Zero Trust metodu, böylece siber saldırganların şirket sistemlerine erişirken ihtiyaç duydukları bilgilere ulaşmalarını zorlaştırıyor ve veri güvenliğini artırıyor.
Zero Trust (sıfır güven) modeli, yaygın kanının aksine herhangi bir güvenlik programı ya da teknolojisi anlamına gelmiyor. Tamamen profesyonel bir siber güvenlik yaklaşımı sayılan sıfır güven metodu, aslında “Hiçbir zaman güvenme, her zaman teyit et.” anlayışıyla hareket edilmesini sağlayan adımları bir araya getiriyor. Bunun için de yetkili oturum yönetimi, merkezi parola yönetimi, çok faktörlü kimlik doğrulama gibi artırılmış uç nokta güvenlik yöntemlerini ve daha pek çok uygulamayı kullanıyor. Bu sayede ağ altyapısına veya hassas verilere yapılan erişimler her adımda denetlenip, onaylanarak güvenlik açıkları en aza indirilebiliyor.
Başta tedarik zinciri saldırıları olmak üzere şirketinizi karmaşık bir şekilde gerçekleştirilen siber saldırılardan uzak tutabilmeniz için tercih edeceğiniz güvenlik sisteminin sıfır güven prensiplerine uygun teknolojilere sahip olması önem taşıyor. Bu yüzden Zero Trust modelini oluşturan adımlara dikkat etmeli, şirket altyapınıza entegre çalışacak olan siber güvenlik çözümlerinde bu koşulların yer alıp almadığına özellikle dikkat etmelisiniz.
Sıfır güven modeli, başta tedarik zinciri saldırıları gibi önlenmesi zor olan siber saldırıların yanı sıra şirket sistemini genel anlamda iç ve dış tehditlerden korumak amacıyla kullanılıyor. Bu yüzden sıfır güven yaklaşımını hem risk düzeyi yüksek siber saldırılara karşı hem de kapsamlı bir siber koruma için tercih ediliyor. Tüm bu sebeplerden dolayı birlikte çalışacağınız siber güvenlik şirketinin sunduğu hizmetler büyük önem taşıyor.
Pek çok teknolojiyi bir araya getiren Zero Trust yaklaşımı, özellikle hassas verilerin yer aldığı sistemlerde kötü amaçlı kişilerin veya kodların bu verilere ulaşmasını zorlaştırmak amacıyla uygulanıyor. İçerdiği çok katmanlı kimlik doğrulama işlemleri ve gelişmiş şifreleme yöntemleri sayesinde şirket sistemini yalnızca şirket dışındaki tehlikelerden değil aynı zamanda şirket içindeki tehlikelerden de korumayı sağlıyor.
Sıfır güven politikası, tahmin edilebileceği gibi veri güvenliğini sağlayabilmek adına birçok kısıtlama ve doğrulama aşaması içeriyor. Tüm bu aşamaları bünyesinde barındırdığı çözümlerle bütünleşik bir şekilde yerine getiren ayrıcalıklı erişim yönetimi (PAM), Zero Trust modelinde de geçerli olan onlarca farklı teknolojiyle maksimum güvenlik sağlıyor. Merkezi parola yönetimi, iki faktörlü kimlik doğrulama (2FA), dinamik veri maskeleme, yetkili oturum yöneticisi ve ayrıcalıklı görev otomasyonu bu teknolojilerden bazılarını oluşturuyor.
Ayrıcalıklı erişim yönetimi konusunda en kapsamlı ürünlerden biri olan Single Connect, hem iç tehdit riskini en aza indiren hem de aktif koruma açısından şirketinizin erişim güvenliği süreçlerinde ihtiyaç duyabileceği tüm adımları sunuyor. Böylece yalnızca güçlü bir erişim güvenliği çözümüne sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda olası tehlikeleri de gerçekleşmeden tespit ederek, hızlıca önlem alabilir ve şirketinizin güvenliğini kesintisiz şekilde sürdürebilirsiniz.
Sıfır güven politikasını şirketinizde uygulayabilmek için gereken tüm adımları bir araya toplayan Single Connect, çok kısa sürede kurulabiliyor ve uçtan uca güvenlik sağlayan bir erişim ve veri güvenliği sürecine dönüşüyor. Zero Trust metodunun şirket altyapınızda Ayrıcalıklı Erişim Yönetimi (PAM) ile nasıl uyumlu hale getirilebileceğini öğrenmek için Kron Blog’un “Sıfır Güven Yaklaşımı PAM ile Nasıl Uygulanır?” içeriğine de göz atabilirsiniz.